Başkenti Doha nedeniyle hepimizin bir aktarma noktası olarak bildiği Katar; dünyanın en lüks ülkelerinden biri olarak öne çıksa da turizm değerleriyle yaşam koşullarının bugüne kadar çok da fazla anlatılmamasından dolayı en yakın rakibi Dubai’yle kıyaslandığında bir adım geride duruyor. Katar, en zengin ülke unvanı ile 2022’de ev sahipliği yapacağı Dünya Kupası’na var gücüyle hazırlanırken, bu sürede Orta Doğu’ya kattığı değerler de göz ardı edilemez tabii ki.
Paranın gücü her derde deva; öyle ki başkent Doha’nın her yerinde büyük bir hızla oluşturulan adalar, stadyumlar, zenginliğinin simgesi olan gökdelen ağırlıklı mimariler şehrin turizm konusunda bir değil, onlarca adım öne geçmesini sağlıyor. Yapı çalışmaları bir yana alındığında, Katar’ın Bedevi kültürü İslami detaylarla birleşiyor, sonunda okyanusa kavuşan çölleri ise deneyimlerin peşinden giden gezginler için büyük motivasyon oluşturuyor.
Bu yazıda Gezimanya işbirliğinde Katar Turizm Otoritesi ve Qatar Airways ile olan görüşmemizde dinlediklerimi sizlere anlatarak, neden Katar’ın da ‘bucket list’lerimize girmeye değer bir destinasyon olduğunu aktarmak istedim. Bilmediklerimizin bildiklerimizden fazla olduğu, bu yüzden de Katar ve başkenti Doha konusunda biraz aydınlanmamız gerektiğini düşünüyorum. Gezip görmeyi çok seven biri olarak benim bile listemde hiç düşünmediğim, muhtemelen kalbimde hep konforlu bir aktarma noktası olarak yer edinecek Katar hakkında tüm fikirlerim değişmişken, hadi gelin, Katar’a gitmek için bizi motive edecek başlıklara birlikte bakalım.
Katar’a Neden Gidilir
1. Vizesiz seyahat etme özgürlüğü:
Vize prosedürü sevmeyenler, turist olarak bir ülkeye girerken bile neden para ödüyorum diyenler, müjdemi isterim! Katar, vizesiz bir destinasyon olduğu için gitmek çok kolay. Özellikle, en yakın rakibi Dubai ile karşılaştırıldığında, vize prosedürü haricinde karşılıklı anlaşmalar sonucu Türk vatandaşlarına kapıda vize uygulaması bile yapmıyor. Yani, biletinizi alın gidin.
2. Türkiye’den 4 saatte ulaşma rahatlığı:
Alışverişin ön planda olduğu ve biz kışı yaşarken sıcak havaların göz doldurduğu destinasyonlar genelde Asya civarında bulunuyor. Bu da bizim için ulaşım konusunun biraz gözde büyümesine neden oluyor. Zaman zaman sağlık sorunları ya da kişisel tercih sebebi ile uzun uçuşlara da gelemiyoruz tabii; ancak sıcak hava özleminiz yarıda kalmasın, İstanbul’dan Katar’ın başkenti Doha’ya gitmek sadece 4 saat! Yani İstanbul’dan Van’a gidip dönsek Doha’ya varmış oluyoruz. Aynı şekilde, İstanbul’dan Barselona’ya gitmek 3 saat 45 dakika.
3. 4 mevsim yaz olması:
Bir bölümü Basra Körfezi ile çevrili olan Katar’da çöl iklimi görülüyor, zaten ülkenin büyük bir kısmı çöl ve boş kısımlarda büyük kum alanlarla kaplı. Bu nedenle, yazları çok sıcak ve çok nemli, kış aylarında da ılık ve bize göre yaz gibi bir hava hakim.
Türkiye için kış dendiğinde aklınıza gelenleri Katarlılar bilmiyor, çünkü ülke 4 mevsim yaz yaşamaya çok alışık. Sıcak sezon Mayıs ve Eylül arası gerçekleşiyor, en sıcak ay ise Temmuz. Soğuk sezon Aralık ve Mart arası olan dönemde görülüyor ve başkent Doha’da en soğuk günün ortalaması bile 22 derece.
4. Ailece konforlu tatil olanağı:
Orta Doğu ülkelerinde ailece tatil konusunda öne çıkan lokasyonlardan biri Doha, diğer Dubai. Doha ile Dubai’yi karşılaştırdığımızda sıcak iklim konusunda ikisi de denk düşüyor; ancak çevresel anlamda Dubai daha eğlenceli ve ihtişamlı dururken, Doha kültürel ve tarihi açıdan farklı bir özellik kazanıyor. Örneğin; Katara Kültür Köyü’nde çocuklar için organize edilen farklı aktivitelere katılırken, Aspire Park’ta ailece piknik bile yapabilirsiniz.
Doha’da ‘resort’ tarzı lüks aile otellerinin yer aldığı Banana Island, su parkları ve tarihi alanlar aile tatili konusunda turistlere fazlasıyla olanak sağlıyor. Türkiye’den yapılacak seyahatlerde gideceği yerde Maldivler huzuru ve manzarası arayanlar, bir Maldivler uçuşunun yarısı kadar tutacak sürede varacağı Banana Island ile ada ve ‘resort’ tatili isteğini daha pratik ve lüks şekilde giderebilir.
Diğer taraftan, ebeveynleri çocuklu seyahat konusunda zorlayan ulaşım koşulları da Qatar Airways ve Hamad Uluslararası Havalimanı’nda oldukça iyileştirilmiş durumda. Aile dinlenme odaları, çocuk oyun alanları, aile tuvaleti, uçağa geçiş önceliği ve bebek puseti gibi olanaklar Qatar Airways’in Hamad Uluslararası Havalimanı’nda oluşturduğu alternatifler arasında. Çocukların uçak bileti ücretleri de farklı yaş aralıklarına göre değişiyor, buradan inceleyebilirsiniz. Bu kadar düşünceli bir kurumun uçakta sizi ne kadar rahat ettirebileceğinin hayalini kurmayı da artık size bırakıyorum. 🙂
5. İnsanı alışveriş komasına sokacak çoklukta marka, mağaza ve alışveriş merkezi bolluğu:
Dünyanın en zengin ülkesi olmanın hakkını halkına ve ziyaretçilerine sunduğu lüks olanaklarla veren Katar’ın alışveriş konusunda koca bir dünya sunması da pek tabii sürpriz değil. Eğer tatil sizin için biraz da alışveriş demekse, ülkemizde olmayan markaları, burada olmayan tasarımları edinmekse bunun için en doğru yerlerden biri de Doha.
Havaların sıcaklığına alternatif gün içinde serin bir gezi ortamı sağlayan en popüler alışveriş merkezleri arasında Venedik modeli olan Villagio, Orta Doğu’nun en büyüklerinden City Center Doha, Villagio benzeri Landmark, zanaat işlerinin sunulduğu geleneksel Souq Wakif ve ‘personal shopping’ ve mücevher alışverişi olanakları ile Royal Plaza yer alıyor.
6. Beyaz kumlu çölde safari:
Ülkenin büyük bir kısmı çölden oluşuyorsa, Katar’a gelip çöl safarisi yapmadan dönmek gezginlere yakışmaz. 🙂 Çöl turizmi sağlayan diğer destinasyonlara kıyasla, Doha’da kumullar daha büyük, kumlar beyaz. Safari bitiminde çölün Inland denizi ile birleştiği geliniyor ve akabinde denizde yüzebiliyorsunuz.
Düşünmesi bile inanılmaz! İncecik kumların arasında 4×4 arabalarla yer çekimine karşı gelmek kadar heyecan verici kaç etkinlik olabilir ki? Arabaların yanı sıra çölde develerle gezinme, sandboard (snowboard’un kumda yapılan versiyonu) yapma gibi aktivitelerde de bulunabilirsiniz. Gittiğinizde, kum tepelerinde gezinirken şoförünüzden motoru kapayıp camları açmasını rica edin, böylece ‘kumun şarkısı’nı dinleyerek ritüeli gerçekleştirebilirsiniz.
Katar’da Çöl Safarisi ilginizi çektiyse 365 Adventures ile gerçekleştirdiğimiz çöl safarisi yazımızı da okuyabilirsiniz.
7. Yıldızlara karşı çölde konaklama deneyimi:
Geldik Doha’nın benim için en pırıltılı konusuna. Çölde konaklama, seyahat deneyimlerim arasında en üst noktada yer alıyor ve kesinlikle en kısa sürede gerçekleştirmek istiyorum. Katar’ın aşırı modern hayatına ve gökdelenlerine kısa süreliğine mola verip doğanın bir mucizesi ile baş başa kalmak isteyenler çölde konaklama deneyimini planları (belki de hayalleri) arasına alabilir.
İster yarım gün, ister tam gün yapacağınız safari sonrası çöldeki kamp alanlarında konaklayarak unutulmaz bir gün geçirmeniz mümkün. Burada lüks işletmeler de var, Bedevi çadırları da. Çadır konaklaması yapacaksanız, belki uyku tulumunuzla kum üzerinde yıldızlara karşı bile uyuyabilirsiniz. 🙂
8. İslam Eserleri Müzesi’ne ev sahipliği yapması:
2008 yılında Doha’da açılan İslam Eserleri Müzesi Katar’ın simgesi haline gelmiş bir nokta. Her şeyden önce yapay bir ada üzerinde yer alan mimarisi ülkeye gerçekten de çok yakışıyor. Katar Kraliyet Ailesi’nin 1980’lerden beri İspanya, Mısır, İran, Irak, Türkiye, Hindistan, Orta Asya’dan topladığı 7. yüzyılla 19. yüzyıl arasındaki eserlerden oluşan koleksiyonu sergileyen müzede; el yazmaları, dokumalar, cam ve seramik objeler yer alıyor.
Müze ile ilgili bir diğer bilgi; mimarisinin Louvre piramidinin mimarı olan Ieoh Ming Pei tarafından tasarlanmış olması. Büyük ısrarlar üzerine müzeyi tasarlama konusunda anlaşan Pei, İslam Eserleri Müzesi’ne uygun bir yapı tasarlamak için altı ay süresince İslam ülkelerini dolaşıp ilham aramış. Bu gezi sırasında, Kahire’deki Tolunoğulları Camii’ni ziyaret eden Pei, mimarinin ilhamını buradaki bir sebilden almış.
Müze ile ilgili ön araştırma yaptıktan sonra, Doha’da görmek istediğim ilk yerlerden biri de burası oldu; koleksiyonun yanı sıra mimariyi de detaylıca incelemek için en az yarım günümün burada geçeceği kesin.
9. Katar’ın turizme bakış açısı ve bilinmeyenler:
Orta Doğu turizmi konusunda büyük çaba harcayan ve bu coğrafyadaki potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek isteyen Katar, turistler konusunda da tüm olanakları zorlayarak onları en iyi şekilde ağırlamak için elinden geleni yapıyor diyebilirim. Örneğin; Doha’ya gittiniz ve takip eden 3 gün içinde başınıza sağlıkla ilgili olumsuz bir şey geldi.
Gittiğiniz ilk haftayı kapsadığı için Katar devleti sizden hiçbir para talep etmeden tedavinizi en iyi şekilde gerçekleştiriyor ve dinlediklerime göre hastane/doktor koşulları çok çok üst düzeyde. Mesela; bir Arap ülkesine gitmeyi düşünmenin verdiği önyargı ile güvenlik konusu sizi tedirgin ediyor. Katar’ın dünyanın en güvenli ülkeleri arasında olduğunu hatırlatayım. Bir diğer konu da Arap ülkelerindeki alkol tüketim koşulları. Burada kesinlikle içemezsiniz diye bir şart yok; sadece yalnızca ev ve otellerde içilebiliyor.
10. Kadın gezginlerin kapalı giyinmek zoruna kalmadan rahatça gezebiliyor olması:
Arap kültürünün yoğun olarak hissedildiği, İslam dininin hakim olduğu Katar’a gezmeye gittiğinizde, bilinenin aksine, baş örtüsü takmanıza, çarşaf tarzı kıyafetler kullanmanıza gerek yok. Turistlerin inanç ve özgürlüklerine son derece saygılı olan Katar’a yolunuz düşerse İstanbul’da sokağa nasıl çıkıyorsanız, aynı şekilde Katar’da da giyinmeniz mümkün.
Şöyle düşünün; İtalya’da bir katedrale girerken şortla giremiyoruz ve pantolon giymemiz gerekiyor. Aynı şekilde, Endonezya’da bir tapınağa girmek için dizlerinizin kapalı olması gerekiyor. Kısaca, siz de Katar’da yerel halka saygılı olacak şekilde giyinirseniz, hiçbir sorun olmayacaktır. Sonuçta hiçbirimiz İstiklal Caddesi’nde bikini ile gezmiyoruz, biraz da buradan bakın. 🙂