Son sayımıma göre, gerçek anlamda gezip görmeye başladığımdan bugüne Türkiye’de 17 şehir görmüşüm. Bazılarına defalarca gittim, geldim. Hepsini çok sevdim. Ama içlerinde bir yer var ki bana göre dünyadaki sayılı harikalardan biri. Uzun zamandır yazmak istediğim Kapadokya serime Türkiye’nin ilk Relais & Chateaux unvanlı oteli Museum ile başlamıştım; şimdi gitmek için bana göre öne çıkan özellikleriyle devam ediyorum. Gidip de benim gibi kalbini burada bırakanların şıp diye tahmin edeceği, henüz görme fırsatı bulamayanlarınsa mutlaka bilmesi gereken Kapadokya’ya Gitmek için 10 Nedeni Journavel okuyucuları için hazırladım.

Kapadokya’ya Gitmek İçin 10 Neden

1. Peribacaları

Küçücük yaşlarımızdan itibaren okullarda onlarca şey üzerine ders görüyoruz, peki kaç tanesini gerçek hayatımızda deneyimleyebiliyoruz? Buradan hızlıca ‘çok okuyan mı bilir, çok gezen mi’ konusuna geçmek istiyorum. Birkaç kez değil, yüzlerce kez duyduğumuz, hatta konuşmaya alıştığımız konularda bile bizi bilinçlendirenin gözümüzle görmek olduğuna inanırım. Yıllarca ‘vadi yamaçlarından inen sel sularının rüzgarın etkisiyle tüflerden oluşan toprağı aşındırması sonucu oluşan ‘peribacası’ adında doğal bir oluşumu okuduk durduk.

Neye benzediğini belki anlatabiliriz, ama yeryüzünde bu kadar seyrek görülen bir yapının hemen yanı başında durduğunuzda, tarih ve doğayla kucaklaşma sonucu hissettiğinizi ancak Kapadokya’ya giderseniz bilebilirsiniz.

Sıklıkla Avanos – Uçhisar – Ürgüp arasında, farklı biçimleriyle görebileceğiniz peribacaları için Kapadokya dışında Amerika, Kanada, Çin ve Sırbistan gibi ülkelere gitmek de bir çözüm tabii ama yakın olan daima kazanır. 🙂 Hele Kapadokya gibi ünü dünyaya yayılmış ve ölmeden önce görülecek yerler listesinin her zaman en tepesinde bulunan sürreal yerlerden birinden bahsediyorsak…

2. Gündoğumu’nda Balon İzleme Keyfi

Bana kalırsa, yeryüzünde sizi bir tatildeyken sabaha karşı 04.30’da kaldırıp geziye çıkartacak, sonrasında da ‘kesinlikle değer’ diyeceğiniz başka bir deneyim henüz oluşturulmadı. Balon turu, Kapadokya denince akla gelen ilk görüntü olsa gerek. Ne kadar eşsiz ve özel olduğunu düşününce de insan hak vermeden edemiyor.

Balon turunu yerden binlerce feet yüksekte, bir balonun içindeki 15 kişi ile birlikte güneş doğarken Kapadokya’nın eşsiz doğasını izlediğiniz bir aktivite olarak tanımlayabilirim ama esasında bundan çok daha fazlası var. Detayları ve fiyat alternatifleriyle ilgili notlarımı bu yazıya tıklayarak okuyabilirsiniz; çünkü bu bölümü kısaltmak oldukça zor. 🙂

3. Göreme Açık Hava Müzesi’nde Tarihi Bir Yolculuk

Milattan sonra 8. Yüzyıla kadar manastır hayatına ev sahipliği yapan Göreme Açıkhava Müzesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan tarihi bir kompleks. Muhteşemliği ise dev kayaların içine oyulan yapıların büyüsünden geliyor. Vadi gibi bir alana kurulmuş kaya yerleşimlerinden oluşan Açıkhava müzesine Müzekart’ınız varsa ücretsiz, yoksa 30 TL ödeyerek giriş yapabiliyorsunuz.

Göreme Açıkhava Müzesi’nde evler, kiliseler, okullar, yemekhaneler, kız ve erkek manastırları dikkat çekiyor ve gezerken de en çok bu tarihi yaşam ile modern hayatı karşılaştırırken buluyorsunuz kendinizi. Yapıların haricinde, alandaki bazı kiliselerin içinde geometrik şekillerden ya da çizimlerden oluşan renkli duvar resimleri görüyorsunuz. 4. yüzyıldan itibaren yapılmaya başlanan duvar resimleri yüzyıl ve dönem özelliklerine göre ayrılıyor; bazılarında geometrik şekiller öne çıkıyor, bazıları da İncil ve Hz. İsa’nın hayatından renk renk ve doğal boyalar eşliğinde kesitler sunuyor.

Göreme Açık Hava Müzesi’ni rehberle gezmek daha iyi bir seçim; ancak öncesinde biraz hazırlanarak kendiniz de gezebilirsiniz. İçeride mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında; Kızlar ve Erkekler Manastırları, renkli freskleriyle Elmalı Kilise ve Yılanlı Kilise ve müzenin hemen girişindeki Aziz Basil Şapeli yer alıyor. Hıristiyanlığa birçok yenilik getirmesiyle bilinen Kayseri Başpiskoposu Aziz Basil’in önderliğinde kurulan bu dini eğitim ve düşünce merkezinin 2000 yıllık geçmişini hala ilk günkü gibi özenle korunması inanılmaz gurur verici.

4. Ihlara Vadisi’nde Trekking

Doğa sporlarını sevenleri buraya alalım! Dünyanın en büyük kanyonlarından biri olan, Hasan ve Melendiz Dağları yakınındaki Ihlara Vadisi, yerli ve yabancı turistlere muhteşem bir trekking ortamı sunuyor. Parkur içinde görebileceğiniz dik yamaçlarda konumlanan oyma yapılar ve freskli kiliselerle birlikte, gezilerde en çok tercih edilen rotalardan biri olan Ihlara Vadisi, kesinlikle ayrı bir zamanı hak ediyor.

Parkur ilerledikçe Melendiz Çayı’na yaklaşıyorsunuz, yemek molanızı çay üstündeki kulübe mekanlarda verebilirsiniz. Bence hiç durmayalım, spor ayakkabıları yanımıza alıp günün bir bölümünü buraya ayıralım!

5. Yeraltı Şehirlerini Keşfet

Kapadokya’nın gerçeküstü mimarisine alıştık, yeraltı şehirleri de onlardan biri. Yeraltı şehirleri de yine kayaların oyulması ile oluşturulan mimarilerle tamamlanıyor. Yerin altında derinlere doğru oyularak büyük toplulukların yaşamlarını sürdürebileceği şekilde yapılan şehirler, gizli geçit ve tünellerle birbirine bağlı ve bu şekilde oluşturulmasının en büyük nedeni de tabii ki olası saldırılara karşı güvenli ortam hazırlama güdüsü.

Kapadokya’nın en çok öne çıkan yeraltı şehirleri arasında Kaymaklı, Derinkuyu, Mucur ve Özkonak bulunuyor. Girişi 30 TL olan Kaymaklı ve 25 TL olan Derinkuyu en büyükleri olduğu için öncelik verebilirsiniz.

6. Kızılçukur Vadisi’nde Gün Batımı

Çavuşin’e çok yakın bir mesafede bulunan Kızılçukur Vadisi, kızıl tüften meydana gelen kaya oluşumlarının manzarasında Türkiye’de günbatımını izlemek için gidebileceğiniz en iyi rotalardan biri olarak kabul ediliyor. Gün ışığına göre kırmızı ve yeşil tonları arasında renk değiştiren kızıl vadinin panoramik manzarası Kapadokya’ya gelmişken asla es geçilmemeli. Trekking turları için de kullanılan vadiye giriş 3 TL. Günbatımı keyfiniz için içeceklerinizi yanınıza almayı unutmayın!

7. Kaya Otellerinde Konaklama Deneyimi Yaşa

Kapadokya’ya gelip hakkını vermenin şartlarından biri de geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan kaya otellerinde kalmak. Konsepti ‘cave otel’ olarak duymuşsunuzdur. Çok iyi korunmuş eski kaya yerleşimlerinin kültürel miras esaslarına ve şartlarına göre restore edilip döşenmesiyle oluşturuluyor. Gerçekten de yolunuz buraya düşüyorsa, seyahat deneyiminizi mükemmelleştirmek için atacağınız adımlardan biri de bölgenin geneline yayılmış bu otellerden birinde kalmak.

Seçenek çok; ancak Esbelli Evi, Kısmet Cave House, Cappadocia Cave Suities, Millstone Cave Suites, Argos in Cappadocia, Kelebek Cave Hotel, Yunak Evleri, Sultan Cave Suites ve Museum Hotel ilk akla gelenler. Museum Hotel konaklamamla ilgili yazımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Ürgüp Üzüm Bağlarından Yapılan Özel Şarapları Tat

Kapadokya’nın gurme tarafını düşündüğümüzde aklımıza gelen ilk şeylerden biri de (hatta belki de ilk) kesinlikle şarapları bence. Bölgenin coğrafi özellikleri ve volkanik etkileri sonucu oluşan tüflü toprak yapısı, Kapadokya’daki bağcılık faaliyetlerinin gelişimine elverişli bir konuma taşıyor.

Bağcılık ve şarapçılık burası için o kadar önemli ki Ürgüp’te yer alan Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nda bir Bağcılık bölümü bile bulunuyor. Özellikle, beyaz üzüm konusunda iddialı olan bölgeye gelmişken Turasan ve Kocabağ işletmelerine uğramadan, şaraplarını denemeden dönmek olmaz.

9. 4 Mevsim Seyahat Avantajı

Bazı yerlerin mevsimi oluyor. Yazın çok renkli bir yer, kışın çoraklıktan kabus gibi gelebiliyor. Benzer hisleri Mart ayının başında gittiğim Viyana gezimden hatırlarsınız. Böyle zamanlarda sezona sadık kalmak iyi oluyor; ama iyi haber! Kapadokya mevsime takılmadan gidebileceğiniz, her ay size başka güzellikler sunan bir bölge. Kışın soğuk havasını umursatmayacak kadar güzel karlı manzarası, baharda da mis gibi doğası ve serin akşamları için rahatlıkla tercih edilebilir.

10. Ulaşım Kolaylığı

Muhteşem deneyimler yaşayabileceğiniz ama vizesiz olan, hem de uçak fiyatları ekonomik bir yer arıyorsunuz. E o zaman siz baya baya Kapadokya’ya geliyorsunuz! 🙂 Tabii ki Avrupa’da vizesiz olarak Lviv, Saraybosna ve Belgrad gibi şehirlere de gidebilirsiniz; ancak ülkenizde 1 saat uçarak varacağınız Kapadokya adında muhteşem bir yer varken ve henüz gitmemişken tercihi bu üç şehirden birinden yana kullanmak tamamen delilik olur.

En güzel yanı da Nevşehir Havalimanı’na yapacağınız uçuşun Pegasus ve THY’de çok ekonomik fiyatlara gerçekleşiyor olması. O kadar ki ben bazen kampanya döneminde dahi İzmir’e bile daha pahalıya gidiyorum. Bence bazı fırsatları değerlendirmek, burnumuzun dibinde olan yerleri es geçmemek lazım. Turistlerin taaa Amerika’dan, Çin’den, Japonya’dan binlerce mil kat ederek görmeye geldiği Kapadokya hemen yanı başımızda ve üstelik bizim doğamız, bizim mirasımız. Henüz görmediyseniz, görüp de doyamadıysanız gönüllü turizm elçisi olarak herkesi bu yıl Kapadokya’yı görmeye davet ediyorum!

Diğer Kapadokya Yazıları:

KAPADOKYA’DA BALON TURU: NASIL YAPILIR, NE KADARA GELİR