13 nokta ile Brugge’de gezilecek yerler, kanal turu, konaklama, Brugge yemek yerleri ve yeme içme tavsiyeleri içeren Brugge Gezi Rehberi’mize başlıyoruz! Belçika gezimizin ikinci durağı olan Brugge’deyiz! Pek turistik olmasına rağmen sevmekten kendimizi alamadığımız, adım attığımız her sokağında bizi geçmişe ışınlayan hem sevimli hem de estetik bir şehir. Bir zamanlar ona liman kimliğini kazandıran kanalları, bugün Brugge’ün tablo gibi manzaralarının sahibi.

Brugge’ün insanı nostaljik bir filmin oyuncusu gibi hissettiren Orta Çağ mimarisi savaşlarda hiç zarar görmemiş. Yıllar sonra aslına uygun şekilde tamamen yenilendiğinde bile şehirdeki bu Orta Çağ dokusu hiç değişmemiş. Bu sayede de Brugge, Avrupa’nın en iyi korunan şehirlerinden biri. Arnavut kaldırımlı sokakları, eşsiz taş mimarisi, rengarenk meydanları ve kanalları Brugge’ü bugün dünyanın en romantik şehirlerinden biri yapan detaylardan sadece bazıları.

BRUGGE’DE NEREDE KALINIR

Bir Belçika gezimizi Brüksel – Brugge – Gent şeklinde planladığımız için konaklamayı tek bir yerde, Brüksel’de yaptık. Brüksel’de ise bu otelde kaldık. Konumu çok iyiydi ve otel de çok rahattı. Standardını zaten bildiğimiz ve sevdiğimiz bir zincir. Otelden her yere yürüyerek kolayca ulaşılması favorimiz oldu. Ayrıca, bahçesi de çok keyifliydi gerçekten. O yüzden, rahatlıkla önerebiliriz.

Brugge’de konaklamak isteyenler için de birkaç otel tavsiyemizi paylaşıyoruz.

St. Christopher’s Inn Hostel at The Bauhaus: Brugge’deki en sevilen hostellerden biri. Merkeze 15 dk mesafede, hem iki kişilik hem de yatakhane tipi odaları var. linki burada.

ibis Budget Brugge Centrum Station: Brugge tren istasyonunun karşısında, merkeze 20 dk yürüme mesafesinde. En uygun fiyatlı seçeneklerden biri. Otelin linki burada.

ibis Brugge Centrum: ibis Budget’a kıyasla daha merkezi, merkeze 10 dk yürüme mesafesinde. Otelin linki burada.

Flanders Hotel: Merkeze 10 dk yürüme mesafesinde, ibis’lere kıyasla daha konforlu. linki burada.

BRUGGE GEZİ REHBERİ

Gezi noktalarının hemen hepsi tarihi şehir merkezinde toplanıyor. Günübirlik ziyarete de uygun bir şehir Brugge. Nereden başlayacağını bilemeyenler için aşağıda bizim yaptığımız yürüyüş rotasını paylaşıyoruz. Zaten bu şehri gezmenin en güzel yolu da kesinlikle bol bol yürümek. Çoğu yerini, erken uyanıp yola düşeceğiniz 1 günde gezebilirsiniz. Tabii, romantik ortamının tadını çıkarmak ve programı çok da sıkıştırmak istemiyorsanız o zaman 2 güne yaymak daha iyi olur.

BRUGGE GEZİLECEK YERLER

1. Markt Meydanı:

Gezimize 958’den beri şehrin ana pazar yeri olarak kullanılan Grote Markt’tan, yani Markt Meydanı’ndan başlıyoruz. Meydanın özelliği, geçmişten beri haftada bir ana pazarın kurulduğu yer olması. Çevresi günümüzde hayli değişmekle birlikte, meydan haftalık Pazar geleneğini her Çarşamba günü devam ettiriyor. Ayrıca, gezi noktalarının çoğu da bu meydan etrafında. Bu sebeple, yürüyüş rotasına başlamak için en ideal yer burası.

Markt meydanında 12. yüzyılda yapılan çan kulesi Belfort ile bir dönem Batı Flander bölgesinin mahkemesi olarak kullanılan il mahkeme binası yer alıyor. Ana meydanın etrafı eskiden esnafların kullandığı tarihi dükkanlarla çevriliymiş.

1995’te yapılan çalışma ile orijinaline sadık kalacak şekilde hepsi yenilenmiş. Markt meydanı da böylece bugün gördüğümüz renkli haline kavuşmuş, dükkanların yerini restoran ve kafeler almış. Meydan trafiğe kapalı, en güzel yanı da her köşesinin bisikletlilerle dolu olması!

2. Belfort Çan Kulesi:

Brugge’in simgelerinden biri olan 83 metre uzunluktaki Belfort çan kulesi 12. yüzyılda yapılmış. Orta Çağ mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan bu kule, bir belediye arşivi kurmak ve şehri felaketlerden korumak amacıyla uzun süre gözlem kulesi işlevi görmüş. Kulenin Markt meydanı çevresini yukarıdan izlemek isteyenler için harika bir panoramik manzarası var.

Belfort çan kulesinin en tepesine ulaşmak için 366 basamak çıkmak gerekiyor. Normalde değmeyecek bir manzara olduğunda kule çıkışlarını tavsiye etmiyoruz. Ancak, Brugge’ün çan kulesinin yeri bizim için ayrı. Bugüne dek gördüğümüz en güzel şehir manzaralarından biri kesinlikle buraya ait. Her ne kadar basamakları daracık da olsa sonuca değiyor. Giriş kişi başı €12, Musea Brugge Card’ı olanlara ücretsiz.

3. Burg Meydanı:

Brugge’ün en eski yerleşim alanlarından biri olan Burg Meydanı çevresi, aynı zamanda 9. yüzyıl itibariyle Flander Kontları’nın şehri yönetmek için seçtiği yer. Bu gelenek de meydanda yer alan belediye binası ile devam ediyor. O yüzden de burası Brugge’ün idari merkezi kabul ediliyor.

Burg Meydanı’nın Brugge’ün en eski yerleşim yerlerinden biri olmasının nedeni de burada günümüzde olmayan bir kale bulunması. Hem yaşam hem de idari açıdan geçmişten günümüze bir merkez olduğunu söylemek mümkün.

Burg Meydanı, çeşitli mimari stilleri içeren yapıları ile Brugge’ün en görkemli noktaları arasında. Meydanda dikkatinizi çekecek ilk mimari, 1376  yılında yapılan belediye binası Stadhius. Farklı zamanlarda yapılan ekleme ve yenilemelerle Gotik, Rönesans ve Neo – Klasik stilleri bir arada bulunduran Stadhius belediye binası, Flander kontları ile İncil figürlerini tasvir eden dış cephe işlemeleriyle de dikkat çekiyor.

Brugge’ün 600 yıldan uzun bir süre yönetildiği belediye binası şehirle ilgili bilgi almak isteyenler için ziyarete açık. Salonları gezmek için giriş ücreti €6, Musea Brugge Card’ı olanlara ücretsiz.

Belediye binasının hemen solundaki küçük bina bir zamanlar adliye sarayı olarak kullanılan Brugse Vrije. Şehrin en önemli Rönesans dönemi örneklerinden olan yapı, adliye sarayı olarak hizmet vermeden önce Brugge’ün kırsal bölgesinin yönetildiği yermiş. Özgürlük Sarayı anlamına gelen Brugse Vrije’nin altındaki mini geçit, Burg Meydanı’nı balık pazarı Vismarkt’a bağlayan Blinde Ezelstraat’a çıkıyor.

Brugse Vrije’nin yanındaki dikdörtgen bina ise Dekanlık binası. Burası St. Donatian Kilisesi’ne mensup kişilerin evi olarak kullanılan Gotik stilde bir başka yapı.

Stadhius’un sağında ise şehrin küçük kiliselerinden biri olan Kutsal Kan Bazilikası’nı göreceksiniz. İnşaatı 1291’de başlayan bazilikanın dış cephesinde Flander kontlarının heykelleri var. Kilisenin içinde ise Hz. İsa’ya ait kan lekesi olduğu söylenen bir bez sergileniyor. Kiliseye giriş ücretsiz, müze bölümü kişi başı €2,5.

4. Vismarkt:

Şehrin balık pazarı Vismarkt‘tayız. Geçmişte ürünlerini Markt Meydanı’nın çeşitli yerlerinde satan balıkçıların bir yerde toplanması ve oluşan kokuyu engellemek için 1821’de yapılmış. Halen de aktif olarak aynı amaçla kullanılan bir pazar yeri. Balık ekmek gibi aperatif yemekler için buraya uğrayabilirsiniz.

5. Groenerei Kanalı:

Geldik Brugge’de en sevdiğimiz yerlerden biri olan Groenerei kanalına! Taş köprüler, bol yeşilli ağaçlar ve tarihi Brugge evleriyle çevrili olan Groenerei kanalı, yürüyüş rotasında uğramanız gereken yerlerden biri. Bizce şehrin en romantik köşelerinden. Üstelik, kanal boyunca turlarken merkezden ne kadar uzaklaşırsanız manzaralar da aynı oranda güzelleşiyor.

Groenerei’de hangi ev daha güzel insan seçmekte zorlanıyor. Kanalın en iyi manzaralarını Peerdenbrug Köprüsü’nden Meebrug’a karşı yakalayabilirsiniz.

Groenerei’deki yürüyüşünüzü tamamladıktan sonra, başladığınız yere geri dönün. Bu sırada, Brugge’deki favori bira barlarımızdan biri olan 2be Brugge Wall’da mola vermeyi de unutmayın. Burada Belçika biraları tadımı da yapabilirsiniz.

6. Rozenhoedkaai:

Rosary rıhtımı olarak geçen Rozenhoedkaai, Brugge’ün en çok fotoğraflanan bölgesi. Groenerei ve Dijver kanallarının buluştuğu Rosary rıhtımı, eskiden tuz ticareti için önemli bir limanmış. Kanallar aracılığı ile Brugge’e getirilen tuzlar, tuz tüccarları tarafından burada satılıp dağıtılırmış. Rıhtımın çevresi eski evler ve tarihi yapılarla çevrili. İnsan bazen Brugge’ün bir ara yıkılıp tamamen yeniden inşa edildiğine inanmak istemiyor.

Klasik Brugge mimarisini görebileceğiniz bu rıhtım, bugün Brugge kanal turlarının başlangıç noktalarından biri. Brugge’de kanal turları konusunu yazının devamında detaylı okuyabilirsiniz. Kanal çevresindeki çoğu klasik yapı bugün kafe, restoran, bar olarak hizmet veriyor. Burada ayrıca Mart – Ekim ayları arasında bit pazarı da kuruluyor.

Buraya gelmişken, 100 metre kadar ilerideki Tanners Square’a da uğrayabilirsiniz. Bu küçük meydanda eskiden deri tüccarlarının dükkanları varmış. Huidenvettersplein olarak geçen meydan, dericilerin yaydıkları koku nedeniyle 15. yüzyılda şehir dışına taşınmalarından önce Brugge’ün deri merkeziymiş hatta. Günümüzde yine restoran ve kafeleriyle hareketli bölgelerden biri.

7. Groeninge Müzesi:

Brugge Gezilecek Yerler klasiklerinden ve şehrin en önemli müzelerinden biri de Groeningemuseum. Müze, Belçika’nın plastik sanatlar alanındaki 600 yılını kapsayan detaylı bir koleksiyona sahip. Ağırlıklı olarak Flaman ve Avrupalı sanatçıların eserlerine yer veriyor.

Jan van Eyck, Pieter Bruegel, Rene Magritte gibi sanatçıların eserleri burada görecekleriniz arasında. Müzenin geniş koleksiyonu sanat akımlarına göre kronolojik olarak sergileniyor. Müze Pazartesi günleri ziyarete kapalı. Giriş kişi başı €12, Musea Brugge Card’ı olanlara ücretsiz.

8. Gruuthusemuseum:

Brugge’deki bir diğer önemli müze de Groeningemuseum’a yürüme mesafesindeki Gruuthusemuseum. Brugge’ün tarihi ve yaşam tarzı ile ilgili bir koleksiyona sahip olan müze adını Brugge’ün varlıklı ailelerinden Gruuthuse’ların evinden, yani müzenin bulunduğu yerden alıyor.

Gruuthusemuseum’un koleksiyonu Brugge çevresinden çıkarılan arkeolojik kalıntılar ve Gruuthuse ailesinin kişisel eşyalarından oluşuyor. Bu eşyalar sayesinde Brugge’ün zengin yaşam stili nasılmış rahatça görebiliyoruz. Koleksiyon, 15. yüzyıl – 19. yüzyıl arasındaki dönemi mobilya, dantel, seramik gibi uygulamalı sanatlar aracılığıyla geniş bir şekilde ele alıyor. Müze Pazartesi günleri ziyarete kapalı. Giriş kişi başı €12, Musea Brugge Card’ı olanlara ücretsiz.

9. Bonifacius Köprüsü:

Brugge’ün bir diğer tablo gibi manzarası için Gruuthusemuseum’un yanı başındaki Bonifacius Köprüsü’ne gidiyoruz. Bonifacius, 20. yüzyılda yapılmış olsa da görüntüsüyle Brugge mimarisine inanılmaz bir uyum sağlıyor diyebiliriz. Efsaneye göre, bu köprüden geçtiğinizde karşı tarafta göreceğiniz ilk kişiyle evlenileceğine inanılırmış.

Çevresindeki güzel evlerin yanı sıra yakınındaki Arentshof avlusu da Brugge’ün turist kalabalığından kaçmak için ideal. Avlunun içinde Arents ailesinin evi var. Bu ev günümüzde ressam Frank Brangwyn’in eserlerinin sergilendiği bir müze olarak ziyarete açık. Bu geniş koleksiyonu da Brugge’e bizzat kendisi bağışlamış. Arentshof avlusundan şehrin önemli kiliselerinden biri olan Our Lady’i görebilirsiniz.

10. Our Lady Kilisesi:

Bonifacius Köprüsü ile Arentshof’tan görülebilen Our Lady Kilisesi, Brugge’ün taş ustalığını en iyi şekilde gösteren mimari olarak kabul ediliyor. İnşaatına 1270 yılında başlanan kilisenin tamamlanması 15. yüzyıla kadar devam etmiş ve tam iki yüzyıl sürmüş. Bir diğer önemli özelliği de 122 metrelik çan kulesine sahip olması. Bu kule Brugge’ün en yüksek noktası. Aynı zamanda, Avrupa’nın en uzun tuğla kuleleri arasında ikinci sırada.

İlginç bir bilgi olarak; kilisedeki şapellerden biri 1400’lerde Gruuthuse ailesinin kişisel ibadet yeri olarak yapılmış. Kilise aynı zamanda, Michalengelo’nun İtalya dışına çıkardığı tek eseri olan Madonna ve Çocuk heykelinin de ev sahibi. Madonna ve Çocuk, Michelangelo’nun günümüzde Benelüks olarak geçen ülkeler grubundaki tek çalışması. Kiliseye giriş ücretsiz. Müze bölümü kişi başı €6, Musea Brugge Card’ı olanlar için ücretsiz.

11. St. John Hastanesi:

St. John Hastanesi, 12. yüzyılda seyyahlar ve hacılar için bir misafirhane gibi kurulmuş. Zaman içinde de eklenen yeni yapılarla hastane formunu almış. Avrupa’nın en eski sağlık kurumlarından biri olan St. John Hastanesi, 1978 yılında bu yapının şehir dışında bir noktaya taşınmasına dek hizmet vermiş. Kompleksi içinde hasta odaları, şapel ve kilise barındıran bir manastır olarak tanımlayabiliriz.

St. John Hastanesi, günümüzde hem eski sağlık geçmişini hem de sanat eserlerini görebileceğiniz bir müze. Ziyarete de açık. Sanat koleksiyonu önemli Flaman sanatçıların çalışmalarından oluşuyor. Sağlık bölümünde ise hastanede kullanılan tıbbi ekipmanları görebilirsiniz. En dikkat çekici bölümü ise eczane alanı. Müze, Pazartesi günleri kapalı. Giriş ücreti kişi başı €12, Musea Brugge Card’ı olanlar için ücretsiz.

12. Begijnhof:

1245 yılında kurulan Begijnhof, dindar bir şekilde yaşamak ve evlenmek istemeyen ya da dul kalmış kadınlardan oluşan Beguin’lere özel bir yerleşim. Bu Begijnhof’un özelliği, içindeki evler zaman içinde yenilense de konseptinin tamamen korunabilmiş olması. Ayrıca, Brugge’deki en iyi örneklerden de biri. Begijnhof’ta yaşayan son Beguin’in 1927’de buradan ayrılmasının ardından Benediktin Tarikatı’na mensup kadınların evi olarak kullanılmaya başlanmış.

Günümüzde aktif yaşamı halen devam ediyor. Sessiz hareket ettiğiniz sürece, Begijnhof’u gezip Beguin’lerin günlük yaşamını ve Brugge’ün sivil mimarisini gözlemleyebilirsiniz. Yerleşkeye giriş ücretsiz. Örnek evi gezmek kişi başı €2, Musea Brugge Card’a ücretsiz.

13. Minnewaterpark:

Brugge Tren İstasyonu’nun yakınındaki Minnewaterpark, Brugge’de kafa dinlemek için en güzel yerlerden biri. Parkın içinde Aşk Gölü adı verilen mini bir gölet var. Bir de, Brugge’ün genel mimarisiyle pek de ilgisi olmayan modernlikte yapılmış Bergebrup köprüsü. Ancak, parkın esas güzelliği bol yeşilinde zaten.

Genel olarak gençlerin ve çocuklu ailelerin oyun oynamaya, pikniğe ve parkta yayılmaya geldiği bir yer. Biz de Brüksel’e dönüş treni öncesi buraya uğrayıp küçük bir piknik yaptık. Minnewaterpark’ın yaz aylarında konserlere ve festivallere ev sahipliği yaptığını da eklemeden geçmeyelim.

BRUGGE’DE KANAL TURU

Brugge’de gezilecek yerler listemize bir klasikle devam edelim. Brugge, kanalları nedeniyle Kuzeyin Venedik’i unvanını almış ve gerçekten de çok hoş bir manzara sunuyorlar. Bu yüzden, Brugge’de kanal turu bu gezi için önerdiğimiz aktivitelerden biri. Çünkü, hem kanal botlarının üzeri açık hem de kanalda gezerken çok fazla yapı görme şansınız oluyor.

Kanal turu yaklaşık 30 dakika sürüyor ve tura eşlik eden rehber bir yandan geçtiğiniz yerlerle ilgili bilgi veriyor. Bugüne kadarki kanal turu deneyimlerimiz arasında en çok Brugge’ünkini sevdik diyebiliriz. Kanal turları 10:00 – 18:00 arasında yapılıyor.

BRUGGE YEMEK YERLERİ VE YEME İÇME ÖNERİLERİ

Brugge’de ne yenir, en sevdiğiniz Brugge yemek yerleri hangileri diyenler için bir dizi yeme içme önerisi gelsin! Her ne kadar Belçika mutfağında pek bir şey yok dense de alternatifler bizi gayet mutlu etti. Brugge’de tadabileceğiniz yiyecekler arasında patates, midye, deniz mahsülü gibi ürünlerin kızartmaları, biralı sosla pişen Carbonade Flamande et yemeği, midye, waffle ve çikolata var. Buna ek olarak, Belçika biralarını da deneyebileceğiniz üreticiler ve birahaneler mevcut. Bu barlarda bira tadımı yapmak da oldukça popüler.

Listemizdeki Brugge yemek yerleri önerilerimiz de şöyle:

Frites & Sokak Yemeği: Chez Vincent, The Olive Street Food, Frituur de Gentpoorte

Midye: Poules Moules

Waffle: Chez Albert, Fred’s, Lizzie’s, Oyya, At Tattie’s

Çikolata: Dumon, The Chocolate Line, The Old Chocolate House, Chocolaterie Spegelaere

Bira Barları: De Halve Maan Brewery, 2be Beer Wall, De Garre, Cafe Vlissinghe

BRUGGE YAKININDA GEZİLECEK YERLER

Brugge’e gelmişken Belçika’nın Brüksel, Gent ve Antwerp şehirlerini de günübirlik olacak şekilde planınıza dahil edebilirsiniz. Trenle ulaşım her birine oldukça rahat ve kısa sürüyor. Brüksel ve Gent için hazırladığımız gezi rehberlerini aşağı bırakalım.

BRÜKSEL GEZİ REHBERİ

GENT GEZİLECEK YERLER: 13 YER, KANAL TURU, YEMEK YERLERİ

Belçika seyahatinizde vaktiniz çoksa buradan kolayca gidebileceğiniz diğer Avrupa şehirleri arasında Amsterdam, Paris ve Londra da var. Onların gezi rehberlerini de aşağıda görebilirsiniz.

AMSTERDAM GEZİ REHBERLERİ

PARİS GEZİ REHBERLERİ

LONDRA GEZİ REHBERLERİ

BRUGGE’E NASIL GİDİLİR

Brugge’ün havalimanı olmadığı için burayda direkt olarak gelme şansınız yok. En kısa yol; önce Brüksel’e, oradan da buraya gelmek. Brüksel’den Brugge’e trenle gelmek en ideali. Brüksel’den Brugge’e gideceğiniz tren Brussels Midi tren istasyonundan kalkıyor, biletinizi de buradan alabilirsiniz.

Hollanda ve Fransa’dan da Brugge trenleri oluyor. Ancak, Amsterdam ya da Paris’teyseniz ve araç kiralamayacaksanız trenle ülke değiştirmek oldukça maliyetli. Yine de erken harekete geçildiğinde biletler indirimde yakalanabiliyor.

BRUGGE’E NE ZAMAN GİDİLİR

Brugge, Avrupa’nın en turistik şehirlerinden biri. Çoğu turistik yer gibi, resmi tatillerde ve yaz sezonunda aşırı kalabalık oluyor. O yüzden, Haziran’ın ortasından itibaren Temmuz ve Ağustos aylarında buraya gelmenizi pek önermeyiz. Bizce en iyi zamanlar Mayıs, Eylül ve Ekim. Haziran’ın ilk haftası da sıcak havalar açısından gayet uygun.

Yaz döneminde çok kalabalık bir şehir. Ancak, Belçika’nın coğrafi konumu nedeniyle yaz sezonunda başka bir sürprizi oluyor. Haziran ayı Brugge’ün en uzun günlerini yaşayabileceğiniz dönem. Gün batmayınca insanın enerjisi de bitmiyor!

Seyahat tavsiyeleri ile birlikte Brugge Gezi Rehberi’mizin sonuna geldik. Tüm gezi notlarımıza ve fotoğraflarımıza Instagram’da @nesemcelikkaya hesabından ulaşabilirsiniz. Bizi takip edin, birlikte gezelim!

Diğer Belçika yazılarımız:

GENT GEZİ REHBERİ | GENT’TE GEZİLECEK YERLER

BRÜKSEL GEZİ REHBERİ