Akdeniz Bölgesi’nin sıcacık şehri, Türkiye’de yaz tatili deyince akla gelen ilk yerde, Antalya’dayız! Kaş, Alanya, Side, Kemer, Belek, Finike, Demre ve Olympos gibi pek popüler turizm değerleri ile defalarca gidilebilecek bir şehir olan Antalya’yı bir çırpıda gezmek pek de mümkün değil.
Öyle büyük bir şehirdeyiz ki bir hafta kalsanız yine gidecek yer bulur, dönerken de bir sonraki gezinin listesini hazır edersiniz. Baktık ki Antalya’yı baştan sona gezmek için gerçekten de emekli olmamız gerekiyor, korkunun ecele faydası yok diyerek yollara düşüp, Antalya’yı bir de hafta sonu rotası olarak görelim istedik.
İki günlük Antalya gezimizin planında kıyıları bir kenara alıp, bu sefer şehrin merkezine, doğasına ve tarihi mekanlarına odaklandık. Her köşesinde pırlanta gibi bir sahil, nefes kesecek bir doğa harikası, en olmadı gürül gürül akan bir şelale, sizi tarihe ışınlayacak bir antik kent ve rengarenk mekanlar gizleyen Antalya, bizi yine şaşırtmadı ve kendisini daha dönüş uçağına binerken özlettirdi.
Biz de arayı çok açmadan Antalya rehberimizi hazırlayalım dedik. Diyelim ki Antalya’ya geldiniz ve burada en fazla 3 gününüz var, merkezde kalacaksınız ve mevsim de yaz değil; o zaman buyursunlar Antalya Gezilecek Yerler: Antalya Gezi Rehberi’mize! 🙂
Antalya Merkez Gezilecek Yerler
1. Antalya Kaleiçi:
Kaleiçi; Antalya’nın merkezinde kıyıya komşu, şehrin tarihi evleri ile süslü rengarenk bir mahalle. Çok sayıda kafe, restoran ve barın olduğu Kaleiçi için Antalya’nın buluşma ve sosyalleşme merkezi diyebiliriz. Daha önce Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi farklı kültürlere ev sahipliği yapan Antalya’nın bu çok kültürlü yüzünü de en iyi Kaleiçi sokaklarında görebiliyorsunuz.
Şehrin tam olarak göbeğinde konumlanan Kaleiçi, bu özelliğinden ötürü hem Antalyalılara hem de turistlere hitap ediyor. Yaz kış açık mekanları, butikleri ve hediyelik dükkanları ile Antalya’da göreceğiniz ilk yer burası olmalı.
Burayı dolaşmak için yapabileceğiniz en güzel şey, Hadrian Kapısı’ndan başlayıp denize doğru yürüyerek Kaleiçi sokakları arasında yürüyüşe çıkmak. Eski Antalya mimarisine ait tarihi evleri görmek için ara sokaklara girin, bol bol fotoğraf çekin. Bu sokaklara gizlenmiş çok keyifli mekanlar bulacağınıza da eminiz.
Kaleiçi sokaklarında gezerken Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, Karaalioğlu Parkı, Saat Kulesi, Kaleiçi Yat Limanı, Mermerli Plajı ve Hıdırlık Kulesi gibi noktalara da uğrayabilirsiniz. Sahile yürüyerek indikten sonra tekrar Hadrian Kapısı’nın olduğu noktaya çıkmanız gerekirse Kaleiçi Asansör’ü ücretsiz kullanabilirsiniz.
2. Hadrian Kapısı:
Roma İmparatoru Hadrianus’un M.S. 130 yılında Antalya’yı ziyarete gelmesi nedeniyle yapılan Hadrian Kapısı (diğer adıyla Hadrianus Kapısı), Antalya’nın en iyi korunmuş tarihi eserlerinden biri kabul ediliyor. Tabii, böyle iyi korunabilmesinde kapıların etrafına sonradan eklenen surlarla beraber kullanıma kapatılmasının etkisi büyük. Ne zamanki surlar yıkılmış ve kapılar şehrin doğal dokusu haline gelmiş, işte o zaman Antalya merkezinin en görkemli köşesi burası olmuş.
Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Hadrian Kapısı, Kaleiçi mahallesinin girişi gibi aslında. Kullanıma açık olduğu ve etrafı herhangi bir koruma ile çevrilmediği için bu beyaz mermerden yapılmış, ince işçiliklerle süslü tarihi kapıları en yakınına kadar gidip kolaylıkla inceleyebilirsiniz. Yan yana dizili üç kapıdan oluştuğu için halk arasında Üç Kapılar olarak da anılıyormuş.
3. Suna – İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi:
Suna ve İnan Kıraç’ın koruma altındaki tarihi Kaleiçi evlerinden birini hemen yanındaki Aya Yorgi Ortodoks Kilisesi ile birlikte satın alarak müzeye dönüştürdüğü Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi’nde bu bölgeye ait etnografik öğeler sergileniyor. Bugün Kaleiçi merkezinde müze olarak hizmet veren bu iki bina, dönemin en önemli sivil mimari örneklerinden ikisini oluşturuyor.
19.yüzyıl geleneksel Türk mimarisindeki iki katlı ev, müzenin ilk bölümü. Burada; Kaleiçi ve Antalya’nın yaşam tarzı hakkında fikir edinebilir, kına gecesi, damat tıraşı gibi halk kültürüne ait geleneksel anların mizansenlerini görebilirsiniz. 1800’lerden günümüze uzanan Aya Yorgi Kilisesi ise müzenin ikinci bölümünü oluşturuyor.
Zaman içinde çok fazla tahrip olan ve bölgeye özgü mimari detaylarının büyük çoğunluğunu kaybeden kilise, harabe halinde satın alınıp restore edilerek müzenin ikinci bölümü olarak hizmete açılmış. Aya Yorgi Kilisesi’nin ana girişinde Suna ve İnan Kıraç’ın koleksiyonuna ait Çanakkale seramiklerini, üst katında ise yöresel süreli sergileri görebilirsiniz.
Müze, Pazartesi günleri hariç her gün 09.00-18.00 saatleri arası açık. Giriş ücreti yetişkinler için 5 TL, çocuklar için 2,5 TL.
4. Mermerli Plajı:
Mermerli, Antalya Kaleiçi’nin ilk ve tek plajı. Adını eskiden hemen üzerinde bulunan; ancak şu anda olmayan Mermerli Köşk’ten alıyor. Plajın karşısı Beydağları manzarası, hemen yanı da yat limanı. 1970’lerde halka açıldığı dönemde öğlene kadar kadınlar, öğleden sonra erkekler kullanıyormuş. Şimdi bir tesis tarafından işletiliyor, plajın geçen yılki giriş ücreti ise 15₺.
Yazın fotoğraftaki boş halinden eser yok; plaj silme şemsiye ile doluyor. Halihazırda çok mini bir kıyısı olduğundan genellikle Kaleiçi çevresindeki otel ve pansiyonlarda kalanların tercihi. Bizce en güzel mevsimi bahar, en güzel anı ise günbatımı vakti. Fotoğrafını çekmek için hemen üzerindeki faleze ya da yat limanından plaja inen merdivenlerin bulunduğu noktaya gidebilirsiniz.
5. Kaleiçi Yat Limanı ve Kaleiçi Tekne Turları:
Mermerli Plajı’ndan sağa döndüğünüzde gördüğünüz marina Kaleiçi Yat Limanı oluyor. Akdeniz kıyısında konumlanan Antalya’nın daima önemli bir ticaret merkezi oluşu hepimizin malumu. Eh, bir limanı olması da kaçınılmaz haliyle. Çevresindeki dik falezler sayesinde korunaklı bir alan haline gelen bu liman, gerisinde de bir kent oluşmasına da fazlasıyla zemin hazırlamış.
Günümüzde yat limanı olarak kullanılan marina, mevsim yaz ya da kış fark etmez, Antalya’nın keyfini çıkarmak için mutlaka uğranması gereken yerlerden. Yat limanının üst kısmında ve sahil şeridinde dizilen kafe ve restoranlarda güneşi batırmak buranın ritüellerinden biri. Sadece gündüz değil, gece olduğunda da buranın canlılığı ve eğlencesi bambaşka.
Kaleiçi Tekne Turları
Yat limanına geldiğinizde yapılacak bir diğer aktivite de saatlik ya da günübirlik tekne turlarına katılmak. Böylece, Kaleiçi ve Antalya’yı denizden izleyebilirsiniz. Günübirlik olan turlarda Kaleiçi yakınındaki Konyaaltı, Falezler ve Çaltıcak gibi noktalarda yüzme molaları veriliyor. Yaklaşık 6 saat süren turlarda yemek de dahil. Kaleiçi tekne turu fiyatları kişi başı ortalama 100-120 TL; ama bu rakam yaz sezonu dışında neredeyse yarı yarıya düşebiliyor. Kaleiçi tekne turları Mayıs-Ekim ayları arasında yapılıyor.
Antalya Merkeze Yakın Gezilecek Yerler
Antalya’da gezilecek yerler listemizin bundan sonrası ulaşım için araç gerektiren ve Kaleiçi’ne en fazla 2 saat uzaklıktaki yerlerden oluşuyor. İlgi alanlarınıza göre listeden birkaç yer seçip güzergahlarına göre günlük bir plan kurabilirsiniz. Başlıkların yanlarında merkezden ulaşmanın ne kadar sürdüğünü de görebilirsiniz.
1. Antalya Müzesi: 20 dakika
Antalya Müzesi, I. Dünya Savaşı sonrasında kurtarılan eserlerin korunabilmesi amacıyla öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından 1922 yılında kurulmuş. Antalya Müzesi’nin özelliği, bölgedeki tarihi zenginliğe de ışık tutması; çünkü müzede sergilenen koleksiyon tamamen Antalya çevresindeki Likya, Pamfilya ve Pisidya antik kentlerinden çıkarılan eserlerden oluşuyor.
Müzede yer alan 14 salonda bu üç antik kentten çıkarılmış eserleri dönemlerine göre kronolojik bir şekilde görebilirsiniz. Müzenin en çok öne çıkan kısmı ise özellikle Perge Antik Kenti’nden çıkarılan heykel koleksiyonu. 1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülüne layık görülen Antalya Müzesi için kişi başı giriş ücreti 30 TL, Müzekart ile ücretsiz.
2. Düden Şelalesi: 20 dakika
Antalya’nın en popüler doğal güzelliklerinden biri şüphesiz Düden Şelalesi; çünkü merkeze sadece 13 km uzaklıkta. Fakat; gezi listenizde Düden Şelalesi varsa bilmeniz gereken şu ki aslında bu şelale Düden Çayı üzerinden iki kola ayrılıyor. Yani; aslında Antalya’da iki adet Düden Şelalesi bulunuyor.
Bu şelalelerden ilki, Lara yolu üzerinde apartmanların arasında giderken göreceğiniz Aşağı Düden Şelalesi. Aşağı Düden Şelalesi’nin diğer adı Karpuzkaldıran Şelalesi; merkeze 8 km ve 40 metre yüksekliğindeki falezlerden direkt olarak denize dökülüyor. Bundan daha etkileyici olan ise halk arasında Düdenbaşı Şelalesi ve İskender Şelalesi olarak da bilinen Yukarı Düden Şelalesi.
Yukarı Düden Şelalesi’nin bulunduğu alan, 70’lerden beri piknik alanı gibi halka açık hizmet verdiğinden aslında burayı bir milli park gibi düşünebilirsiniz. Bu şelalenin çevresindeki yemyeşil bitki örtüsü ve doğal oluşumlar da en az şelale kadar görülmeye değer. Merkeze 13 km.
3. Perge Antik Kenti: 30 dakika
Antalya’nın merkezine 18 km uzaklıktaki Aksu ilçesinde yer alan Perge Antik Kenti, Roma döneminin en önemli ve mimari açıdan en düzenli kentlerinden biri. Geçmişi Tunç Çağı’na kadar uzanan Perge, aslında Aspendos ve Side’yi de içinde barındıran büyük Pamfilya bölgesinin başkenti. Pamfilya; Antalya’nın doğusunda konumlanan, Likya ve Kilikya arasındaki bölgeye verilen isim ve aynı zamanda tarihteki önemli yerleşim alanlarından biri. Perge de bu ovadaki en önemli ve en iyi korunmuş antik kentlerimizden önde geleni.
Mimarisinde Helenistik, Klasik ve Roma dönemlerinin izlerini taşıyan antik kentte, İstanbul Üniversitesi iş birliğinde 60 yıldır yapılan kazılar ve çalışmalar sonucu çok sayıda eser ve kalıntı gün yüzüne çıkmış durumda. Bu kazılarda bulunan heykellerin bir bölümü Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
Tahmin edeceğinizden çok daha büyük bir alana yayılan Perge Antik Kenti’nde ise tiyatro, sütunlu cadde, agora, Helenistik kapı, güney hamamı ve stadyum gibi kalıntıları görebiliyorsunuz. Perge’yi 15 Nisan – 2 Ekim arasında 08.30 – 19.30, 3 Ekim – 14 Nisan arasında ise 08.30 – 17.30’da ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti kişi başı 35 TL, Müzekart’ı olanlara ücretsiz.
4. Kurşunlu Şelalesi: 30 dakika
Kurşunlu Şelalesi, yedi göletin birbirine şelalelerle bağlandığı kocaman bir tabiat parkı. İçinde öyle bir doğayı saklıyor ki küçük bir arboretumdan farksız diyebiliriz. Parkı öyle büyük ki her patikadan geçeceğim, fotoğraflar çekeceğim, kahvemi bile içeceğim derseniz burada en az 2-3 saat geçirirsiniz. Baharda ve özellikle sıcak günlerde serin bir ortama ihtiyaç duyduğunuzda Antalya’da gelmeniz gereken yer kesinlikle burası. 😊
Tabiat parkında 18 metreden dökülen Kurşunlu Şelalesi’nin yanı sıra onun bağlandığı birçok şelale var; yani büyük şelaleyi görüp de hemen dönmeyin. Kurşunlu Şelalesi’nden sonra ilerleyip diğer şelaleleri ve parkta yapılan peyzajı görebilir, bizim çok sevdiğimiz bitki tünelinin içinden geçebilirsiniz. Parkın içinde bir restoran, bir de kafe yer alıyor.
Küçük şelalenin komşusu olan küçük köşkte serin serin kahve içmek bizim çok hoşumuza gitti, size de tavsiye ederiz. İçeride ücretli salıncak, papağanlı fotoğraf çekimi, deve turu gibi pek sevmediğimiz turistik aktiviteler var. Bizce pek gerek yokmuş; çünkü şelale ve parkın doğası başlı başına zaten yeterince güzel.
Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı’na aracınızla oldukça kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz; önünde büyük bir otopark da var ve ücretsiz. Toplu taşıma ile gideceğim diyorsanız MK81A otobüsüne binebilirsiniz. Tabiat parkına giriş ücreti yetişkinler için 7₺, çocuklar için 5₺. Müzekart geçmiyor.
5. Aspendos Antik Kenti ve Aspendos Tiyatrosu: 50 dakika
12.000 kişilik amfi tiyatrosu ile ünlü Aspendos antik kenti, Antalya’da gezebileceğiniz bir diğer önemli yer. Zaten bugüne kadar Aspendos’a hiç gelmemiş olsanız bile, burayı bir şekilde mutlaka duymuşsunuzdur. Yolunuz Antalya’ya düştüyse, artık tam vakti, hadi bakalım, Aspendos’a gidiyoruz!
Serik ilçesi sınırlarında kalan Aspendos, Roma döneminde altın çağını yaşayıp etkisini Bizans dönemine kadar sürdürmüş; ancak 1930 yılında Atatürk tarafından ziyaret edilene kadar atıl kalmış. Aspendos Antik Kenti; Atatürk’ün sayesinde bugün Antalya ve Akdeniz’in en önemli değerlerinden biri; çünkü Akdeniz’in en iyi korunmuş Roma tiyatrosunun ev sahibi.
Tiyatro, yılın belirli dönemlerinde çeşitli konser, opera ve bale organizasyonlarını ağırlıyor; ancak antik kent sadece bu tiyatrodan da ibaret değil. Tiyatronun arkasında kalan alanda devam edip burada stadyum, agora, bazilika, su kemerleri, çeşme ve hamam gibi bir antik kentte olabilecek tüm bölümleri de görebilirsiniz.
Aspendos’a giriş ücreti kişi başı 35 TL, Müzekart ile ücretsiz. Burayı 15 Nisan – 2 Ekim tarihleri arasında 08.30-19.30 ve 3 Ekim – 14 Nisan tarihleri arasında 08.30-17.30’da ziyaret edebilirsiniz.
6. Side Antik Kenti: 1 saat 20 dakika
Aspendos sonrası gezebileceğiniz bir diğer yer de Manavgat ilçesi sınırlarındaki Side Antik Kenti. Aspendos ve Perge ile birlikte bölgedeki en önemli üç antik devletten biri olan Side, diğerlerinden farklı olarak bir yarımada üzerine kurulmuş. Lidya, Pers ve Roma dönemi izleri taşıyan, Selçuklu ve Osmanlı zamanında ise kimse oturmadığı için bomboş olan Side Antik Kenti, 1800’lerin sonunda Girit Adası’ndan kaçan Türklerin evi olmuş ve böylece Side’de hayat yeniden başlamış.
Burada da diğer antik kentlerde olduğu gibi kent kalıntılarını görebilir, amfi tiyatroyu gezebilirsiniz. Side Antik Kenti’ndeki en önemli yapılar; Roma döneminde inşa edilen iki tapınaktan biri olan Side Apollon Tapınağı ve Side Antik Tiyatrosu. Adını Side kentinin baş tanrılarından biri olan Apollon’dan alan tapınağa ait kalıntılar antik kentin kıyısına doğru gidildiğinde görülebilir.
Side Antik Kenti’ne giriş ücreti kişi başı 30 TL, Müzekart ile ücretsiz. Burayı 15 Nisan – 2 Ekim tarihleri arasında 08.30-19.30 ve 3 Ekim – 14 Nisan tarihleri arasında 08.30-17.30’da ziyaret edebilirsiniz.
7. Termessos Antik Kenti: 60 dakika
Güllük Dağı’nın tepesinde kurulan Termessos Antik Kenti, Pisidya bölgesinde ve deniz seviyesinden bir hayli yüksekte yer alıyor. Tarihte benzerlerinin aksine, Büyük İskender’e geçit vermeyen güçlü antik kentlerden Termessos, ülkemizin aynı Perge ve Aspendos gibi korunmuş tarihi bölgelerinden biri. Milattan sonra 5. ve 9. yüzyıllarda gerçekleşen iki depremde çok fazla zarar gören Termessos Antik Kenti onarılamayınca bir süre sonra terk edilmiş. Kentin büyük bölümü yıkılmış durumda olsa da olduğu gibi duran Side Hadrian Kapısı, antik tiyatro ve tepeden aşağı görünen manzarası burayı benzerlerinden bir adım öteye taşıyor.
Termessos Antik Kenti’ne giriş ücreti kişi başı 6 TL, Müzekart ile ücretsiz. Burayı 15 Nisan – 2 Ekim tarihleri arasında 08.30-19.30 ve 3 Ekim – 14 Nisan tarihleri arasında 08.30-17.30’da ziyaret edebilirsiniz.
8. Manavgat Şelalesi: 1 saat 25 dakika
Doğal güzellikleri bitmek bilmeyen Antalya’da sıra geldi Manavgat Şelalesi’ne. Yıl içinde yaklaşık 1 milyon ziyaretçi alan Manavgat Şelalesi’ne Manavgat ilçesinin merkezinden kısa sürede, kolayca ulaşabilirsiniz. 4 metre yüksekten dökülen şelale, Antalya’nın en turistik noktalarından biri ve bu yüzden de çevresi belediye tarafından düzenlenip seyir terası, restoran, kafe, büfe ve hediyelikçilerle birlikte bir bütün olarak ziyarete açılmış. Bu yeni bir şey değil bu arada; çocukluğumda yolumuz Antalya’ya düşmüşse ailece burada yemeğe gelirdik.
Manavgat Şelalesi’ni Manavgat Çayı’nın iki tarafından da görmeniz mümkün; eğer işletmelerin olduğu bölüme gitmek istiyorsanız çayın ‘solundan’ yukarı tarafa ilerlemeniz gerekiyor.
9. Köprülü Kanyon Milli Parkı: 1 saat 30 dakika
Yemyeşil doğası, turkuaz renkli Köprüçay’ı ve su sporlarına uygun ortamı ile Köprülü Kanyon, Antalya’nın en popüler rotalarından biri. Köprülü Kanyon aynı zamanda hem Türkiye’de, hem de dünyada da rafting yapılacak en iyi yerlerden biri olarak kabul ediliyor. Burada yapabileceğiniz diğer aktiviteler arasında doğa yürüyüşleri, adrenalin sporları, kampçılık, jeep safari ve dalış yer alıyor.
1973 yılında milli park ilan edilen Köprülü Kanyon, yaklaşık 36.000 hektar büyüklüğünde geniş bir alana yayılıyor. 14 kilometre uzunluğu ile ülkemizin en uzun kanyonu olma özelliğindeki Köprülü Kanyon ile ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenler için Köprülü Kanyon Nerede Nasıl Gidilir yazımızı buraya bırakıyorum.
10. Tazı Kanyonu & Bilgelik Vadisi: 2 saat
Antalya’nın doğasından keşfe çıkacak bir rota arıyorsanız, geleceğiniz yerlerden ilki kesinlikle Tazı Kanyonu, diğer adıyla Bilgelik Vadisi olmalı. Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın kuzeyinde yer alan Tazı Kanyonu’na buradan 30 dakikada ulaşabilirsiniz. Ancak hatırlatalım; arabayı bıraktığınız yerden sonra patika yolu takip ederek 1 km kadar yürümeniz gerekiyor. Tazı Kanyonu aslında çok yeni keşfedilmiş bir yer; 200 metre uzunluğundaki kayalıklar arasında görünen bozulmamış doğası gönlümüzün efendisi. Tazı Kanyonu Nerede Nasıl Gidilir diyorsanız yazısını burada bulabilirsiniz.
Antalya Merkez’de Ne Yenir?
Kısa süreli Antalya gezileriniz için listemizdeki Antalya mekanlarını da bu yazının içinde paylaşalım istedik.
1. Seraser Fine Dining Restaurant:
Kaleiçi’ndeki bir konakta hizmet veren Seraser, Antalya’nın en iyi fine dining restoranlarından biri. Seraser’de lezzetli başlangıçlar, makarna, salata, balık, et ve hatta sushi çeşitleri sizi bekliyor.
2. Il Vicino Pizzeria:
Seraser ile aynı sokakta bulunan Il Vicino Pizzeria, Antalya’da kendimizi Roma’da gibi hissettiğimiz bir restoran oldu. Fiyatları Antalya ortalamasının üzerinde olsa da odun ateşinde pişen aşırı İtalyan pizzaları ve tazecik salataları ile gönlümüzü fethetti. Mekanın çok keyifli bir avlusu da var ve hava güzelse burada oturmak o müziklerle oldukça güzel bir seçenek. Tek sorun çalışanların biraz suratsız, servisin de hafiften yavaş olması. Yemekler efsane.
3. Dem-lik Cafe Bar:
Kaleiçi’nde dolaşırken soluklanmak için uğrayabileceğiniz iyi mekanlardan biri de Demlik Cafe Bar. Ahşap kapısından bahçesine adım attığınız an burayı çok seveceğinizi hemen anlayacaksınız. İyi müziklerle güzel bir bahçe keyfi yapmaya kimse hayır demez! Demlik’in menüsünde aperatifler, alkollü ve alkolsüz içecek alternatifi bol. Biz akşamüstü gittik ama eminiz akşam da çok keyifli oluyordur. 15.00’te açıldığını ekleyelim.
4. Justacandy:
Kaleiçi’nin en sevilen, en renkli mekanlarından biri Justacandy. Bu civarda gezerken burayı görmemeniz gerçekten de imkansız; kendisi Hansel ve Gretel masalından fırlamış gibi bir yer. Aslında bir şeker dükkanı; İstanbul’daki Papabubble’a benziyor. Aynı zamanda tatlı, kahve, çay için de buraya gelebilirsiniz. Masa sayısı çok az, erken gelirseniz kazanırsınız. Oturacak yer bulamazsanız, mağazanın içini gezmeden buradan ayrılmayın.
5. Çay Tea’s:
Kaleiçi’nin sıcacık mekanlarından biri de çay ve kahve çeşitleri ile ünlü Çay Tea’s. Kendinizi evde gibi hissedeceğiniz Çay Tea’s’i Kaleiçi mola duraklarınız arasına ekleyebilirsiniz. Hem yazın hem de kışın açık olan mekanın menüsünde lezzetli ev yemekleri de bulunuyor.
6. Varuna Gezgin – Cafe del Mundo:
Eskişehir’deki favorimiz Varuna Gezgin, Antalya’da da varmış. Burayı çok seviyoruz; her geldiğimizde de sanki dünya turuna çıkmış gibi hissediyoruz. Çünkü gezmek için çok paraya ihtiyaç yok ama seyahat ruhuna ihtiyaç var. İşte, Varuna Gezgin ortamı ile bunu gayet net bir şekilde hissettiriyor. Niyetiniz lezzetli bir akşam yemeği yanında, bira çeşitlerini deneyip, bir yandan da iyi bir sohbet çevirmekse geleceğiniz yeri biliyorsunuz.
7. Börekçi Tevfik:
Kırk yıl düşünsek Antalya’nın böreğinin ünlü olacağı aklımıza gelmezdi; ama öyleymiş. 🙂 Hamuru elde savrularak açılan serpme böreğin en iyisi için merkezdeki Börekçi Tevfik öneriliyor. 85 yıldır börek yapan Tevfik Dede’nin elinden bu salaş mekanda siz de börek yemek isterseniz hafta içi 07.00-13.00, hafta sonu 07.00-12.30 arası burada olun. O saatten sonra börek falan yok. 🙂 Dükkanda lorlu ve kıymalı olmak üzere iki çeşit börek pişiyor. Gelecekseniz sırada beklemeyi de göz önünde bulundurun tabii.
8. 7 Mehmet:
Antalya’ya gidiyorum dediğinizde size önerilecek mekanlar arasında en çok 7 Mehmet’i duyarsınız. Kime sorsanız buraya bayılır, yemeklerinden övgüyle söz eder. Sadece Antalya’nın değil, Türkiye’nin de en sevilen, en nezih restoranlarından biri olan 7 Mehmet’te karamelize soğanlı fava, ciğerli & bademli iç pilav, çam fıstıklı oğlak köfte, kabak tatlısı, bademli keşkül favoriler. Biz bu gezide yetiştiremedik; ama sizin aklınızda olsun. Rezervasyon şart.
9. Castle Cafe Bar:
Kaleiçi gezisi sonrası günbatımı için buraya gelebilirsiniz. Servisinden çok fazla bir şey beklemeyin; manzarası çok çok güzel.
Antalya’da Nerede Kalınır?
Antalya, Türkiye’nin en çok otel kapasitesine sahip şehri olması nedeniyle her bütçeye uygun konaklama seçeneği sunuyor. Burayı genelde her şey dahil konseptli otelleri ile biliyoruz; ancak bu yazının konusu tabii ki bu tarzdaki oteller değil. Eğer, Antalya’da şehir merkezinde konaklayıp bu gezi rehberi ile gezecekseniz önerimiz Kaleiçi’nde kalmanız. Otelinizi seçerken otopark imkanını sormayı unutmayın!
Antalya ile ilgili tüm gezi notlarımıza ve diğer fotoğraflarımıza Instagram’da @nesemcelikkaya hesabından, #journavelantalya etiketiyle ulaşabilirsiniz. Bizi takip edin, birlikte gezelim!
ANTALYA KALEİÇİ GEZİLECEK YERLER – MEKANLAR