Hayatta Kaş’tan Önce ve Kaş’tan Sonra diye bir ayrım var sanırım. Kaş’tan Önce dediğimiz; her gördüğün maviye bayıldığın, her yeni gördüğünü daha çok sevdiğin yıllar. Burası ‘çocuk’ gibi olduğun, ilk kez karşılaştığın her şeyi çok sevdiğin. Kaş’tan Sonra dediğimiz ise, gördüğün her yeri Kaş ile kıyasladığın, sonunda da hiçbirini beğenmeyip yine Kaş’a döndüğün bölüm. Bir nevi olgunluk dönemi gibi, artık her yeniye kanmadığın.

Hayatımın Kaş’tan Sonrasına henüz geçmişken, Antalya’nın bu güzel ilçesine hepinizi göndermeye niyetli olduğumu açık açık söyleyeyim. Bu gezi rehberini Kaş’a giderken okuyun diye değil, Kaş’a gitmek için hayaller kurun, arayı açmadan da gidin diye yazıyorum.

Torosların yamacında Likyalılar tarafından kurulan Kaş; antik dünyası, masmavi koyları, göz kamaştıran doğası ve tarihi güzellikleriyle kafa dinlemek isteyenlerin Akdeniz’deki adresi. Fethiye’den başlayan Likya Yolu üzerinde bulunması nedeniyle Patara, Simena, Myra, Xanthos ve Letoon gibi pek çok antik kente de ev sahipliği yapıyor.

Kaş’ın alametifarikaları böyle olunca, haliyle her büyük şehirden kaçan, kaprislerden bayan, kendine deniz kıyısında yeni bir hayat kurmak isteyen her özgür ruh burada buluşmuş. Kaş da böylece Türkiye’nin en sıcak, en yaratıcı insanlarının toplandığı çiçek gibi bir yer olmuş.

Ünü ülkemizi çoktan aşan, her yıl yüz binlerce yabancı turist ağırlayan Kaş’ı alıp da başımızın üzerinde tutmak gerek. Bugüne kadar yaptığımız gezilerde birçok şehir gördüm, her birini çok sevdim ama hiçbirinde kendimi böyle yakın hissedip de ayrılırken içlenmedim. Kaş’a gelen ise dönmek istemiyor; hatta ‘her gelen mutlaka geri döner; suyunu içen buraya yerleşir’ diyorlar. Başta gülüyordum ama gözümle görüp yaşadıktan sonra ben de söylemeye başladım; ‘bir gün İstanbul’dan taşınacaksak Kaş’a yerleşebiliriz.’

KAŞ’TA NERELERDE DENİZE GİRİLİR

Bu soruya verilecek en net cevap muhtemelen Kaş’ta denizin çok güzel olduğu. Kaş’ta denize girilecek yerler arasında -tabii ki- Kaputaş Plajı, Hidayet Koyu, Limanağzı Koyu, Büyük Çakıl, Küçük Çakıl, Akçagerme, İnceboğaz, Patara plajları ve Kekova Tekne Turlarının uğradığı koylar yer alıyor. İçlerinde çakıllı olan da var kumlu olan da, bazılarında ise ayağınız yere değmediği için zaten uçsuz bucaksız maviliklerle baş başa kalıyorsunuz. Deniz konumuzun detayları gezilecek yerler bölümünde.

KAŞ GEZİ REHBERİ – GEZİLECEK YERLER

1. Patara Antik Kenti ve Patara Plajı:

Yeşilçam filmlerinin deniz ve çöl sahnelerinin çekildiği, antik kentin hemen yanı başındaki 18 kilometrelik Patara plajı Kaş seyahati listelerine mutlaka eklenmeli. Plaj için girdiğiniz yolda başlayan Patara Antik Kenti, yolun sonunda ünlü Patara plajı ile birleşiyor. Likya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Patara, zamanında Likya’ya başkent bile olmuş.

Antik kentin kalıntıları plaja giden yolda etrafınızı sarmaya başlıyor; zafer takı, dini alanlar, meclis binası, amfi tiyatro görebileceğiniz kalıntılar arasında. Tarihi ziyafetin sonundaki Patara Plajı ise Türk filmlerinin çöl sahneleriyle ünlenişini sonsuz gibi duran plajın ileri kısımlarında yer alan dev kumullara borçlu. Hani, bir Arap çölüne gitmiş gibi poz vermek isterseniz aklınızda bulunsun.

Plaj yumuşacık ve incecik kumdan oluşunca, sadece bizim değil Caretta Caretta kaplumbağalarının da mekanı olmuş. Aynı Fethiye’de olduğu gibi burada da, akşam 7 itibariyle plaj onlara kalıyor. Yumurtlama alanları uyarı tabelaları ile belirli, bu yüzden buralarda şemsiye kurmak yasak.

Kurabileceğiniz alanlarda da işletmeden kiralayıp kullanabiliyorsunuz. Şemsiyelerin ve şezlongların adet kiralama ücreti 5 TL, yurdumun Akdeniz kıyılarına göre oldukça ekonomik. Yeme-içme ihtiyaçlarınızı da işletmenin kafesinden giderebilirsiniz, orada da abartılı rakamlar ödemeyeceksiniz. Ne var ki Patara denizi biraz dalgalı, hafif Kilyos’umsu. Yine de antik kent ve plaj deneyimi için uğranması gerektiğini düşünüyorum.

Patara’ya girişinizi Müzekart ile ücretsiz yapabilirsiniz. Kartınız yoksa plaj için 7,5 TL, antik kent için 7,5 TL ödemeniz gerekiyor. Patara turunu, Fethiye’den Kaş’a giden yol üzerinde gerçekleştirirseniz zamandan kazancınız olur, böylece Kaş’taki günlerinizi daha yakın yerleri gezerek geçirebilirsiniz. Patara’da gün batımının da önerilen aktiviteler olduğunu ekleyeyim.

2. Kalkan:

3000 yıl önce Likyalıların yaşadığı, şimdi ise Kaş’a bağlı bir mahalle olan Kalkan, bir Kaş akşamında gidilebilecek sevimli yerlerden biri. Kalkan, muhteşem manzarası ve son yıllarda ‘villa turizmi’ ile öne çıkıyor. Villaların her birinin Kalkan kıyısına ve doğal güzelliklerine bakıyor olması da bu özelliği giderek güçlendirmiş. Buraya daha fazla zaman ayırmak gerektiği kesin, ancak vaktiniz kısıtlıysa bir akşamınızı kesinlikle burada geçirin.

Kaş’ın birkaç numara küçüğü gibi duran Kalkan’da çiçeklerle dolu eski Rum evlerinin görüntüsü liman tarafından oldukça şirin. Günümüzde bizden çok İngilizlerin sefasını sürdüğü Kalkan’da bir akşam yemeği yiyip, sokaklarını keşfedebilirsiniz.

Kalkan ziyaretinizi Fethiye’den Kaş’a geçerken, Patara Antik Kenti’ni ve plajını gezmenin hemen ardına ekleyebilirsiniz. Yolunuzun üzerindeki bir tatil kasabası olduğundan mantıklı olacaktır. Kalkan’da Kaş’a geçerken Kaputaş Plajı’nı göreceksiniz, karşısındaki Meis Adası nedeniyle burada Yunan hatlarının çekiyor oluşu bir hayli enteresan.

3. Kaş Merkez ve Uzun Çarşı:

Kaş’a gelişinizde ilk keşfetmeniz gereken yer limanın çevresindeki merkez bölgesi ve hemen yakınındaki Uzun Çarşı. Cumbalı tarihi evleri, rengarenk çiçekler ve begonviller, cıvıl cıvıl hediyelikçiler, sayısız pansiyon ve restoran, yeşili bol bahçeler Kaş’a adımınızı atar atmaz sizi etkilemeye söz vermiş gibi dizilmiş.

Uzun Çarşı, gerçekten de sıcacık bir tatil beldesinin tablolardan fırlamış hali gibi. Kaş’taki akşamlarınızı bu çevrede geçireceğinizi düşünürsek, oldukça şanslısınız. Bu bölgede gezmeyi çok seveceğinize de eminim. Yalnız, çarşı o kadar da uzun değil; siz ara sokaklarda kaybolmaya bakın.

4. Kaputaş Plajı:

Kaş ve Kalkan arasındaki yolda, Kaputaş Kanyonu’nun ağzındaki dünyaca ünlü plajımız Kaputaş; gerçekten de bugüne kadar gördüğüm kıyılar arasında beni en çok büyüleyen.

Ne var bu kadar derseniz; turkuaz ve cam göbeği tonları arasında gün ışığına göre renk değiştiren bir deniz, altın sarısı mini mini kum ve çakıllardan oluşan bir plaj, sabahı sakin, öğleden sonrası esintili bir kıyı sefası, arkasında spor severler için kanyon turu, üzerinde fotoğraf severler için muazzam bir açı sunan köprü, ister sabah gelip kurul, keyfini çıkar,

istersen de akşam gel, yıldızlara karşı en unutulmaz rüyalara dal. Kaputaş Plajı’nın nefes kesen güzelliğini ancak bu şekilde anlatabilirim.

Kulağa biraz çılgınca geliyor ama sıcakta kumda bile uyunuyormuş, gayet de güvenli bir ortam diyor. Yaz aylarında geceleri burada en az 50 kişi kalıyormuş. Üstelik çoğunluğu kadınlar oluşturuyormuş. Kaputaş’ta kamp çadırı kurulmasına izin verilmiyor, tek ihtimal şezlong veya uyku tulumlu kum plaj.

Bir de şu kıyıya inen 185 basamağı abarta abarta Mars’a yol yapanlar var. Avrupa’daki kiliselerin çan kulelerine çıkmak için 400 basamağı zıplaya zıplaya gidenler, konu Kaputaş olunca ‘185 basamak, aaa yoo’ diyor. Elin turisti Amerika’dan, Avustralya’dan gelir, gıkını çıkarmaz; biz ancak şikayet. Hiç de büyütülecek bir mevzu değil, ne yoruyor ne de zorluyor.

5. Limanağzı Koyu:

Limanağzı, Kaş’ın en nadide koyların biri olarak kabul ediliyor. Kara yolundan yalnızca Likya yürüyüş yolunu takiben gelinen Limanağzı Koyu’na Kaş limanından kalkan teknelerle günübirlik ulaşım sağlayabilirsiniz. Tekne servisinin gidiş-dönüş ücreti 20 TL ve koyda kullanacağınız şezlong ücreti de bunun içinde.

Limanağzı’nda farklı işletmeler var; ancak içlerinde en popüler olanları Bilal’in Yeri ve Nuri’s Bungalow. Bu iki mekana da günübirlik gelebiliyorsunuz, isterseniz Nuri’s Bungalow’da kalabiliyorsunuz. Koya varışınızın ardından, aynı Bodrum’un Ortakent sahilinde olduğu gibi yalnızca yediğinizi, içtiğinizi ödüyorsunuz.

Bu sefer yeşilin izinde iyi yüzmeler, şanslıysanız şnorkel ve deniz gözlüğü ile Caretta Caretta kaplumbağalarını bile görebilirsiniz.

6. Hidayet Koyu:

Kaş’ın bir diğer ‘mutlaka’ koyu Hidayet. Kime sorsanız, Hidayet Koyu’na git diyor ama ben maalesef ‘beach club’ ortamından hiç ama hiç hoşlanmıyorum. Hidayet Koyu da 2015’ten beri Blanca Beach tarafından işletiliyor. Önceki hali hakkında bir fikrim yok, çünkü maalesef gitme şansım olmadı. Ancak şu an bile koy muhteşem, suyun rengi görür görmez insanı mest ediyor.

Tabii, Blanca’nın ‘beach’ dünyası şezlong, şemsiye ve menü fiyatlarıyla bana kalırsa Çeşme’den farksız. Bu tarz yerleri sevenler not edebilir; çünkü denizine bayılacağınız garanti. Hidayet Koyu, Çukurbağ Yarımadası’nda. Aracınızla ya da Çukurbağ’dan geçen minibüslerle ulaşabilirsiniz.

7. Büyük Çakıl ve Küçük Çakıl Plajları:

Büyük Çakıl ve Küçük Çakıl plajları deniz gözlüğü ve şnorkel eşliğinde su altı izlemeyi sevenler tarafından tercih ediliyor. Bu plajların girişi, şezlong ve şemsiye hizmeti de Kaş’ın diğer plajlarında olduğu gibi ücretsiz. Küçük Çakıl merkezde, Büyük Çakıl’a da kolaylıkla gidebilirsiniz.

Büyük Çakıl plajının denizinde kaynak olduğu için bir noktada çılgın bir soğuk geliyor ama yüzdükçe alışıyorsunuz. Serinlemek için ideal. Giderken deniz ayakkabısı götürmek iyi olur. Küçük Çakıl Plajı ise merkezde olduğu için gitmesi gayet kolay bir noktada. Küçük Çakıl Plajı’ndaki Derya Beach, Kaş tatilinin olmazsa olmazı. Derya’nın ünlü kokteyllerini Meis Adası’na karşı yudumlamadan dönmeyin derim.

8. Kekova Turuyla Birlikte Üçağız Köyü, Kekova Batık Şehri ve Simena Antik Kenti:

Kaş gezimizin en güzel günü kuşkusuz Kekova turunda geçen. Merkezdeki acentelerden biri ile anlaşarak sizin de gerçekleştirebileceğiniz, Kekova batık şehrini ve Simena antik kentini görüp Kaş’a yakın farklı koylarda yüzebileceğiniz bu turu mutlaka yapmalısınız. Biz, otelimizin önerisiyle hem Meis’e geçişimizi hem de Kekova turumuzu Xanthos ile gerçekleştirdik. Turun detayları için mutlaka ve mutlaka Kaş’tan Kekova’ya Tekne Turu yazımı okumanızı öneririm. Üstelik, manzara şov garantili.

9. Meis Adası:

Pasaportunda Schengen vizesi olanlar ya da Kaş’ta 4 günden fazla kalacak gezginler Kaş’tan 20 dakika uzaklıktaki miniş Yunan adası Meis’i de planları arasına alabilir. Meis için Schengen vizesi gerekiyor, belgelerinizle hazır gittiğiniz takdirde merkezdeki Meis Express Head Office’e giderek Schengen başvurusu yapabiliyorsunuz. Vizeniz 4 günde çıktığı için bu yöntemi ancak uzun süreli kalışlarda değerlendirebilirsiniz, işlem bedeli ve 60 Euro ödüyorsunuz.

Biz Meis Adası’na geçişimizi yine Xanthos ile gerçekleştirdik. Gidiş-dönüş teknesi için kişi başı 100 TL ödemeniz gerekiyor. Adaya vardıktan sonra bireysel geziyorsunuz. Aslında tur yalnızca prosedürleri çözmek ve sizi adaya ulaştırıp geri getirmek için bir aracı konumunda oluyor. Meis Adası ile ilgili yazım Kaş’tan geçiş detayları ve gezilecek yerleri ile bu yazının ardından gelecek, beklemede kalın.

10. Vakti Olanlara Alternatif Rotalar:

Kaş çevresinde yer alan Likya antik kentlerinden Antiphellos (Kaş’ın tarihteki adı), Aperlai (Sıcak Yarımadası), Myra (Demre), Letoon ve Xanthos’u da (Kınık) gezi listesine alabilir. Bu çevrede yapabileceğiniz bir diğer aktivite ise Saklıkent Kanyonu’na gitmek. 18 kilometre uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun kanyonu olan Saklıkent, Avrupa’da ise ikinci sırada yer alıyor.

Ben bu turu bundan 15 yıl kadar önce katıldığım bir yaz kampında yaptığımdan bu seferki seyahatimizde pas geçtik; ancak unutulmaz anılarım arasında olduğunu söylemeliyim. Bireysel ya da tur ile gidebileceğiniz kanyonun buz gibi suyunda yürümek bir miktar zorluyor ama keyifli olduğu da kesin. Parkurun tamamını bitirmek durumunda değilsiniz, yorulduğunuzda geri dönmek serbest. Çevresinde çok sayıda dinlenme alanı bulunuyor, buralarda serin serin oturabilirsiniz.

Saklıkent Kanyonu, doğa sporlarını sevenler ve alternatif ortamlarda yürümeyi sevecek kişiler için gidilmesi gereken bir atraksiyon, aklınızda bulunmasında fayda var. Giderken çantanıza suya girebilecek ve gözden çıkardığınız bir ayakkabı (iyi bir deniz ayakkabısı da olur) ile ıslanmasına üzülmeyeceğiniz bir tshirt eklemeyi unutmayın. Mayoyu zaten hiç söylemiyorum. Eşyalarınızı, telefonunuzu ve kameranızı araçta bırakın, zaten su seviyesi yer yer yükselebildiği için korumanız mümkün değil. Son bir not; küçük çocuklarınıza uygun bir aktivite değil.

KAŞ’TA KONAKLAMA – KAŞ’TA NEREDE KALINIR

Akdeniz turumuz, gittiğimiz farklı beldeler ve adalar nedeniyle sürekli otel değiştirdiğimiz bir seyahat oldu. Açık söylemeliyim ki bizim gibi seyahat etmeyi seven bir çifti bile yorabiliyor bu durum. Artık bavul ve çanta toplamaktan yıldığımız gün neyse ki Kaş’a gelmiştik. Kaş’ta ev gibi hizmet veren Saylam Suites’te kaldık. 3 günümüzün geçtiği apart otelimizde gerçekten de çok rahat ettik, tüm gün gezsek de otel dönüşlerinde bol bol dinlenme fırsatı bulduk.

Kaş’ın merkezine tepeden bakan otelimizin manzarası, gün batımı, kahvaltısı ve güler yüzlü personeli de bizi oldukça mutlu etti diyebilirim. Sezon açılışına birkaç gün kala kaldığımız otelimizde odamızın gecelik ücreti 180 TL’ye denk geliyordu, sezonda artıyor olabilir. Daha ekonomik bütçede konaklama alternatifi arayanlar, Kaş’taki pansiyonlara göz atabilir. Çok fazla otel, pansiyon, camping seçeneği bulunan bir yere baktığınızı unutmayın!

Kaş ve diğer gezilerimiz için beni Instagram hesabım @nesemcelikkaya’dan takip edin, birlikte gezelim! Kaş ve Fethiye’nin de içinde olduğu tüm fotoğraflarım ve Instagram notlarım için #journavelakdeniz etiketine, bu seyahatte görme fırsatı bulduğumuz Rodos ve Meis Adaları notları için de #journavelgreece etiketine bakmanızı öneririm.

Bu turun ilk rotası olan SELİMİYE GEZİ notları için buraya tıklayın.

Akdeniz turumuzun FETHİYE GEZİ notları için buraya tıklayın.

Kaş gezimizin KEKOVA TEKNE TURU tavsiyeleri için buraya tıklayın.